31 Mart 2020 | SÖYLEŞİ 74. Sayı (Nisan 2020) | 2.301 kez okundu |
Yıllar içinde yaptığım seyahatler sonucunda deniz beni kendi içine çekti, bırakmıyor. Sonunda kendimi okyanus geçişine hazırlanır halde buldum.
Okyanus geçişi için yerli bir firmanın sponsorluğunda imal edilen kanonun yelken ve armasını amatörce kendim hazırladım. Örneğin yelken kumaşı ince branda, direklerse alüminyum borular. Bir yelken dışında tüm yelkenleri kendi ellerimle diktim. O tek yelkense amatör denizcilik camiasından bir büyüğümün hediyesi. Çok güç ürettiği için direği kıracak derecede zorluyor. Bu yüzden sadece bir kaç kere kullanabildim.
Kanomun adı Ebabil. Yelken profesyonel imalat olmadığı için sadece kolayına rüzgarda seyredebiliyorum. Bu yüzden olabildiğince kıyıya yakın seyretmeye özen gösterdim.
Bir sabah, bu kez Didim yakınlarındaki Taşburun limanından avara olmuş. Hafif rüzgarlarla ilerledikten sonra Menderes Havzasına girmek üzere dümeni sancak tarafa kırdım. Dolayısıyla rüzgarın yelkene giriş açısı da değişti. Ama bu durum yelken yapmama engel olmadı. Demir atıp bir kaç saat sonra başlayacak olan güneyli rüzgarları beklemektense devam ettim. Beş-on dakika kadar sonra rüzgar, Ebabil'i engelleyecek şekilde yön değiştirdi. Demir atma derinliğini geçtiğimi ve açığa sürükleneceğimi fark ettiğimde, hemen yelkeni topladım. Fırtına paraşütünü denize bırakıp dümen tutmaya geri döndüm. Bu arada beni sanal ortamda takip eden arkadaşlarımı bilgilendirmeyi, 5 saat içinde benden haber almazlarsa TC Sahil Güvenlik Komutanlığı’na ihbarda bulunmalarını söylemeyi ihmal etmemiştim. Sonrasında seyir sürerken gözlemlediğim, yaklaşık bir mil açıktaki bir balık çiftliğine doğru rota tuttum. Yaklaşık bir saat sonra çiftliğin tonoz halatına bağlanıp kurtuldum.
Bir başka gün, çok çekindiğim Menderes Havzası- Kuşadası yönündeki Dar Boğaz geçişine sıra geldi. Geceyi Büyük Nero koyunda geçirdikten sonra sabah seyre çıkıp kürek çekerek boğazın jandarma karakolunun olduğu koyuna kadar ulaştım. Bir süre dinlendikten sonra o gün beklediğim hafif güneyli rüzgarın esmeye başlamasıyla yeniden hareket ettim. Ağır ağır ilerlemeye başladım.
Bayrak adasını iskele baş omuzluğunda görünce suyun üstündeki akıntıyı daha iyi fark ediyordum. Aniden ağzımın içinin kupkuru olduğu, dudaklarımın çatlayacak derecede ısındığı hissine kapıldım. Diğer yandan kalbim hızla ve kulağımla duyabileceğim kadar yüksek sesle atmaya başlamıştı. ADRENALİN! Hiç sevmediğim madde. Oysa denizde gezmeyi seviyordum. Bunu değil!
Akıntı zaman zaman Ebabil'in başını-kıçını çevirip rotayı bozsa da her defasında kürekle rotaya geri dönebildim.
Yol boyunca motor bulundurmamla ilgili çok eleştiri aldım. Yukarıda belirttiğim dışında bir çok kritik an atlattım. O anlar öyle anlardı ki hemen motora yol verip kurtulmak isterdiniz. O zaman da bu okyanus geçişine hazırlık seyahati olmazdı. Tabii ki motorum olacak. Ama ben ya o motor çalışmazsa diye çalışıyorum.
Bazen ara vermek gerekir. Aralık ayının sonuna doğruydu. Pamucak plajında karadayım. Aniden aklımda çok büyük bir tehlike yaşayacağıma dair bir düşünce oluştu. Bunu bir mantığa oturtmaya çalıştıysam da başaramadım. Denizle ilgili deneyimlerim nedenini bilmesem de aklıma bir şey geldiğinde ona dikkat etmemi söyler. Buna ister sağduyu deyin, ister altıncı his. Buna uymaya dikkat ederim.
Sonuç olarak Ebabil'i emanet edecek birini bulup İstanbul'a döndüm. Ailemle hasret giderip kendimi toparladım. İyi hissettiğimde konuyu yeniden değerlendirip Ebabil'e geri döndüm.
Deniz kayağını Ebabil'e arkadaş olarak götürdüm. Bu, güvenlik endişelerimi azalttı, konforumu arttırdı.
O gün Özdere Balıkçı Barınağına doğru seyirdeyim. Yine tatlı bir rüzgar var. Yavaş yavaş Özdere'ye doğru dümen kırıyorum. İki milden biraz fazla yolum kalmış. Ama rüzgar hem yön değiştiriyor hem de sertleşiyor. İlerleyemiyorum. Dalgalarla birlikte rüzgar beni karaya atmaya başlayacak. Yelkeni indirip hemen pruvaya ilerliyorum. Demir atıyorum. Derinlik 10 metre civarı. Zincirse 21 metre. Yani demirin tutmama olasılığı daha çok. Ebabil kafasını dalgaya çeviriyor. Demir şimdilik tuttu gibi. Ama büyüyen ve dikleşen dalgalar önce pruvayı sonra pupayı suya gömüp çıkartıyor. Durumun idare edilemez kısmına yaklaşırken deniz kayağını suya indiriyor ve o hengamede üstüne oturup karaya yöneliyorum. Bir kaç dakika sonra karaya çıkarken ayak bileklerim ıslansa da umurumda değil kurtuldum!"
Ebabil bir çok zorluğa göğüs gerdi. Gökova'dan başlayan ve Alaçatı -Zeytineli'ne kadar devam eden 250 deniz millik zorlu sonbahar-kış kuzeye çıkış etabını tamamladı. Ancak onun da aşamayacağı şeyler var. Koronavirüs salgını dolayısıyla kuzeye çıkışa belirsiz bir süre için ara verildi.
R E K L A M