23 Nisan 2015 | HABERLER 49. Sayı (Mart-Nisan 2015)

2008 yılında kurulan Doblin Yelken, Amerikan yelken markası Quantum Sail Design Group’un lisanslı üreticisi olarak Türkiye ve Avrupa pazarına hizmet veriyor…


Doblin Yelken, Quantum Sail Design Group’un lisanslı üreticisi olarak Quantum’un Avrupa’daki loft’larına üretim yapmak üzere 2008 yılında kurulmuş bir firma. Quantum, Toni Tio ile birleşerek Avrupa pazarına girmiş, yaptığı önemli teknoloji yatırımlarıyla özellikle performans marketinde ciddi bir alternatif durumuna gelmiş, optimistten süper yat segmentine kadar çok kaliteli yelkenler sunan bir marka.
Doblin Yelken’in merkezi ve üretim alanı Tuzla, Birmes Sanayi Sitesi’nde yer alıyor. 750 metrekarelik imalat alanında 10 kişilik bir üretim ekibiyle çalışmalarını sürdüren firma, İstanbul’un yanı sıra Bodrum ve Marmaris’teki satış ve servis noktalarının yanı sıra İzmir ve Göcek’teki satış noktalarıyla hizmet veriyor.
Doblin Yelken firma ortaklarından Kaan İş, firmanın ilk kurulduğu dönemde yarış pazarına konsantre olduğunu belirterek, kuruluş sürecini şöyle anlatıyor: “Doblin Yelken, 2008 yılında Quantum’un lisanslı üreticisi olarak Quantum’un Avrupa’daki loft’larına üretim yapmak üzere kuruldu. Benim daha önceki dönemden İspanya loft’u ile bağlantılarım neticesinde, onlarla çalışmaya başladık. Yine daha önceki çalışmalarımdan dolayı Türkiye’deki yarış pazarına hakim olduğum için doğal olarak Türkiye’deki yarış pazarına da giriş yapmış olduk. Bu sebeple ilk etapta konsantrasyonumuz yarış pazarıydı. Gezi pazarında daha fiyat odaklı bir rekabet olduğu için uzak duruyorduk. Ancak özellikle son dönemde daha kaliteli ve büyük tekneler Türkiye’ye girmeye başladıkça bu pazarda da yer almaya başladık. Avrupa’ya yakınlığımız dolayısıyla, Quantum’un Malezya, Sri Lanka, Amerika üçgenindeki ana üretim hatlarının arasında bir köprü olmayı hedefledik. Aynı zamanda Avrupa merkezi olan İspanya loft’unun yan tedarikçisi olarak çalışmalara başladık. Bugün, Avrupa’daki loft’ların ciddi oranda siparişlerini karşılıyoruz.”

Firmanın ilk kuruluş sürecinde oluşturduğu lokal markası D Sails’ten de bahseden Kaan İş, “D Sails, Quantum’la tam olarak anlaşma yapmadan önce oluşturduğumuz bir marka. Bir anlamda kendi düzenimizi oluşturmak için kurmuştuk. Bugün marka halen devam ediyor, ancak üretimini biz yapmıyoruz. Bünyemiz dışında ürettiriyoruz ve sadece operasyonunu yürütüyoruz” diyor.
Karbon direk üreticisi Hall Spars firmasıyla da çözüm ortağı olarak çalıştıklarını anlatan İş, “Türkiye’deki birçok projede onlara destek veriyoruz. Bazı projelere beraber giriyoruz. Çünkü Quantum’un pazarlamasının ana elamanı olan Quantum Racing ile Hall Spars’ın bir çözüm ortaklığı anlaşması vardı. Biz de Türkiye’de bunun bir modelini yaptık. Bir anlamda buradaki müşterilerimize Hall Spars için danışmanlık vermiş oluyoruz” şeklinde konuşuyor.

Özel yelken tasarımı da bulunuyor
Doblin Yelken’in bir tasarım servisi de bulunduğunu ve Quantum grubunun tasarım merkezine bağlı olduklarını söyleyen Kaan İş şöyle devam ediyor: “Kumaştan üretilen bütün yelkenleri kendi üretim alanımızda yapıyoruz. Kumaşları kendimiz ithal ediyoruz. Burada keserek birleştirip yelken haline getiriyoruz. Q-Bond teknolojisi ile dikişsiz yelkenler de üretebiliyoruz. Performansa yönelik, kompozit liflerden oluşan teknolojik yelkenlilerimiz ise Malezya’da üretiliyor. Tek parça olarak bize geliyor. Biz burada kenarlarını bitiriyoruz, aksesuarlarını monte ediyoruz ve teslimatını yapıyoruz.”
“Türkiye’de en yaygın kullanılan yelken, beyaz yelken dediğimiz dakron, polyester, örgü kumaş. Çünkü Türkiye’de halen fiyat odaklı bir pazar söz konusu. Ama artık tekneler büyüyor. 50 feet’in üzerinde dakron çok ağırlaşıyor. Tekne, özellikle çok rüzgar alan Çeşme, Bodrum gibi yerlerde duruyorsa ve Ege’ye açılıyorsa; daha iyi, kompozit, lamine kumaşlara geçmemiz gerekiyor.”
“Yelkenin ömrü iki türlü dile getirilir. Biri performans ömrü, yani formunu koruma ömrü; diğeri ise malzeme ömrü. Performans arttıkça malzeme ömrü kısalır. Teknolojik yelkenlerde form bozulmaz ama malzeme ömrü kısadır. Dakron üründe ise kumaş ömrü çok uzundur. Ama formunu daha kısa zamanda kaybeder. Son 5 senedir, gezi teknelerinde de lamine malzemeye geçiş gayet süratli ilerliyor.”
“Yelken kumaşı üretiminde 3 ana üretici var. hepsinin daha iyi olduğu bir alan var. Kimisi naylon kumaşlarda iyi, kimisi dakron veya lamine kumaşta iyi, kimisi sadece lamine kumaşta iyi. Hepsinin en iyisini kullanmayı tercih ettiğimiz için tek bir yerle değil, hepsiyle çalışıyoruz.”

Projeye en başından dahil olmak gerekiyor 
“Biz tersanelerle, daha tekne kızağa konmadan, kağıt üzerinde proje halindeyken çalışmayı istiyoruz. Tekne bittikten sonra gelip yelken istedikleri zaman olaya dahil olamıyoruz. Çünkü birçok şey tamamlanıyor ve işe uygun olmayan bazı şeyler yapılmış olabiliyor. Proje başında anlaşıp tersaneyle beraber yürümeye karar verdiğimiz zaman, biz bir nevi danışmanlık hizmeti yapıyoruz. Zaman zaman gidip tekneyi kontrol ederek, varsa gördüğümüz yanlışları söylüyoruz. Çünkü Türkiye’de ‘deck planner’ kullanan yok. İşin başında bir tane proje mühendisi oluyor ve her şeyi o yapmaya çalışıyor. Halbuki her konunun farklı bir uzmanlığı var. Çok güzel tekneler yapılıyor ama örneğin bir iskota açısı yanlış olduğu için sürekli mutfağın camı patlıyor. Veya bir parça yanlış çalışıyor ve aşırı yük verebiliyor. Teknenin yapım tekniğine uygun arma ve yelken yapmak lazım. Tekne yeteri kadar kuvvetli değilse kuvvetli yelken yapamazsınız. Arma kuvvetli, yelken o yapıya göre zayıfsa, yelken keyfi alamazsınız. İşin başında projeye dahil olduğumuzda, özellikle tekne tasarımcısının, tekne sahibinin veya kaptanının beklentilerini öğrendiğimiz zaman, nasıl bir yelkene ihtiyaç duyulacağı, detayların ne olacağı konusunda herhangi bir ücret almadan danışmanlık veriyoruz. Bu nedenle işin en başından beraber yürütülmesi gerektiğine inanıyorum.”
 

---

R E K L A M