Boat Builder Türkiye 66. Sayı (Ocak-Şubat 2018)

Boat Builder Türkiye / Ocak - Şubat 2018 boatbuilderturkey.com 27 modern bir sistem kuracak parayı bu mes- lekten kazanamadık. Zaten tek işimiz bu olsa, bugüne kadar sürdürmemiz de müm- kün olmazdı. Aileden gelen başka işlerden bunu takviye ederek devam edebiliyoruz. Sürekli araştırıp, daha önce yapılan hatalar- dan dersler çıkarıp, boş zamanlarımda ter- sane ve limanları gezip, yayınları takip edip kendimi geliştirerek ilerliyorum. Bu nereye kadar sürer? Bir fikrim yok. Tek bildiğim: geleneksel ahşap tekne yapan son temsil- cilerden biri olduğum ve gittiği yere kadar devam edeceğim.” kullanımı, yanlış ve hatalı formlar, tekneyi inşa ederken acele etme ve bilgi eksikliğinden kaynaklanan hatalar görüldüğünü söyleyen Özkeskin, “İşi bilen bir Norveçliye yahut İtal- yana, ‘bu da bizim teknemiz’ diye göğsümüzü gere gere gösterebileceğimiz düzeyde form, inşa, malzeme ve işçilik kalitesi olan gelenek- sel yığma teknelerimizin sayısı, Türkiye’nin karasuları ve nüfus oranıyla mukayese edil- diğinde acınacak ve üzülecek seviyededir” diyor. Yaptığı tıhandillerin 30 ila 35 knot havalarda saatler süren yarışları defalarca yaptığını sözlerine ekleyen Özkeskin, şöyle devam ediyor: “Bu özellikleri taşıyan 10 metre bir tekne 3 kişiyle yaklaşık 10-11 ayda yapılır. 3 tane ustanın 11 aylık masrafı ve bu adamlara 11 ay boyunca çalışacağı uluslararası standartlarda malzeme temini göz önünde bulundurulduğunda maliyetler çok yükseliyor. Bu da işini severek yapan biri için işkenceye dönüşüyor. Çünkü çoğu zaman teknenin müşterisi yeterli denizci- lik ve tekne bilgisinden mahrum oluyor ve maliyeti aşağıya çekmeye çalıştıkça tekne- nin güzelliğinden ve sağlamlığından ödün verdiğinin farkında bile olmuyor. Tekneyi inşa eden bunu izah etmeye çalıştığında ise maalesef daha çok para almaya çalışan usta durumuna düşüyor” “Vaziyet böyle olunca siz geleneksel tek- nelerin yaşaması için uğraşan bir ‘Don Kişot’ haline geliyorsunuz. Halbuki geleneklerimiz bizim toplumsal hafızamızdır, bizim yap- tıklarımıza sadece geleneksel tekne olarak bakmak en büyük hatadır. Geçmişle bağımız bir kere koparsa bir daha canlanmaz.” “Biz maalesef bu kuşağın son temsilcile- riyiz. Yaptığımız tekneleri açık havada, kışın ayazı, yazın sıcağı yiyerek, toprak zeminde yapıyoruz. Maalesef kapalı bir hangar ve

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=