Boat Builder Türkiye 35. Sayı (Kasım-Aralık 2012)

MAKALE _ , . _ Yrd. Doç. Dr. Mehmet Aziz Göksel MaltepeÜniversitesi,Gemive Yat Tasarımı Bölümü Kurucu Başkanı Deniz Aracı İç Mekanında Biçimleniş Süreci eniz araçlarında iç mekanın öneminin, staylingden çok daha önceleri de var olduğu görülebilmektedir. Bu çıkarsamayı, deniz araçlarının tarihin ilk dönemlerinden beri iç mekanlarıyla tanımlandığı gibi bir iddiaya vardırmak elbette ki yersizdir. Ancak stayling kavramı ile bir deniz aracının dış görünüşü arasında derin bir yarılma olduğu gerçeği de atlanmamalıdır. Zira stayling, endüstriyel tasarım kimliğiyle yan yana bulunan bir süreçtir. Kaldı ki staylingin deniz aracı tasarımı dışındaki tarihi bile, belki ancak Endüstri Devrimi kadar eskidir. Deniz araçlarında genellikle, iç mekanın o aracı tanımlamak için daha çok başvurulan bir anlatım kalıbı olduğu görülmektedir. Örneğin yat sınıfı bir deniz aracından söz edilirken, konfor düzeyinin ön plana çıktığı görülmektedir. Araç, içindeki kamara sayısıyla, mutfağının ne kadar büyük olduğuyla, salonunda yer alan çoklu ortam (multimedya) sisteminin özellikleriyle anlatılmaya çalışılmaktadır. Bir ro ro gemisinin kaç adet motorlu taşıt alacağı sorusu da bu örnekle benzer anlatım düzlemlerinden okunmalıdır. Mimari nesneler, formları aracılığıyla bir mekan oluşturmaktadırlar. Bu bakış açısıyla tasarım, biçimlediği bir "mekan" olarak algılanmaktadır. Bir başka deyişle, mimari tasarım forma anlamlar vermektir. Form da mekanı biçimlemektedir. Frank Lloyd Wright'a göre "mimari plan, içeriden dışarıya doğru genişleyen; iç mekan ve dış anlatım arasında, mimari ve dekorasyon arasında tümel ilişkiler kuran bir süreçtir". Ünlü Le Corbusier de benzer görüşleri paylaşmıştır. O da "planın içten dışa doğru geliştiğini, dışın için bir sonucu olduğunu" belirtmektedir. Mimar Robert Harvey Oshatz, iç mekanın biçimlenişi konusundaki düşüncelerini şu sözleriyle dile getirmektedir: "Ben iç ve dış mimarlık arasında bir ayırımı kabul etmiyorum. Bence her ikisi de bir ve aynıdır. Lakin, benim tasarıma yaklaşımım iç mekanla başlar; dış anlatım iç mekanın bir devamı ya da yansımasıdır. Biri diğerini etkilemeden değiştirilemez". Konstrüktüvist mimarlar Naum Gabo ve Antoine Pevsner'in 1920'de yayınladıkları manifesto da, benzer bir yaklaşımı yansıtmakta ve Wright, Ozhatz gibi mimarları öncelemektedir. Gabo ve Pevsner "mekanın şekillendirilmesinin plastik anlatımı olarak kapalı mekansal çeperi reddetmiş ve mekanın dıştan içe doğru oylumuyla değil, ancak içten dışa doğru kendi derinliğiyle

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=