Boat Builder Türkiye 29. Sayı (Kasım-Aralık 2011)

57 KASIM - ARALIK 2011 / SAYI 29 Denizcilik Gücü “Deniz ulaşımı tercih edildiği oranda, ulusal güce katkı sağlamaktadır. Bir ulusun sahip olduğu denizcilik gücü o ulusun sahip olduğu ulusal gücün bir alt bölümü olarak anlaşılmalıdır. Çünkü denizcilik gücü; bir ulusun denize ve denizciliğe ilişkin, olanak ve yeteneklerinin, ulusal çıkarlar yararına değerlendirilebilmesi, kullanılması, korunması amacıyla harcanan çabaların insan gücü, coğrafya, sosyoloji, psikososyoloji, teknoloji, ekonomi ve askeri güç alanlarında oluşturduğu etkinliklerdir” 1. Deniz Gücü “Bir ulusun deniz gücü; deniz savaşlarını icra eden, deniz ilişki ve çıkarlarını koruyan, denizlerde uluslararası etki kazanmasını sağlayan askeri ve sivil denizcilik kapasitesinin toplamı olarak tanımlanmaktadır. Deniz gücünün temel unsuru Deniz Kuvvetleri olmakla birlikte, yalnızca Deniz Kuvvetleri’nden ibaret de değildir. Dolayısıyla, Türkiye Cumhuriyeti’nin de artık bir ‘Ready Reserve Fleet’ (hazır yedek filo) kavramını gündeme getirmesi gerekmektedir” 2. Hazır yedek filo, seferberlik halinde askeri amaçla kullanılabilecek deniz araçlarından oluşmaktadır ki, bu amaç kapsamına bütün gemiler girmektedir. Örneğin Türkiye’den daha az sayıda askeri deniz aracına sahip olduğu söylenen komşumuz Yunanistan, sivil donanmasını askeri amaçlara tahsis ettiğinde dünyanın üçüncü, dördüncü büyük donanması haline gelebilmektedir. Bu olgu da denizcilik konusunda bilinçlenmenin bir koludur. Deniz ve Uygarlık Geri kalmışlığın nedenlerinin başında coğrafi etkenler gelmektedir. Bir ülkenin açık denizlerle bağlantısı olmaması, özellikle ekonomik gelişmenin belirli bir aşamasında olumsuz etki yapabilmektedir. Denizcilik sayesinde önemli ticari olanaklara kavuşan toplumlar, gittikleri yeni topraklarda yeraltı ve yerüstü kaynaklarına ulaşarak zenginleşmiş, sermaye birikimini sağlamış ve ekonomik büyümelerini hızlandırmışlardır. Güçlü ekonomilere sahip bu ülkelerde oluşan istihdam gücü ve endüstri devrimiyle birlikte işçilik kalitesinin artması, uluslararası kriz ortamlarında halkın daha da bilinçlenmesini sağlamıştır. Büyüyen ekonomi, yeni teknolojileri geliştirmeyi kolaylaştırmış ve böylece, gelişen ülkelerle geri kalmışlar arasındaki açıklık kapanacağına daha da artmıştır. Doğa bilimleri ve coğrafya konusundaki bilgi birikiminde deniz keşiflerinin büyük rolü olmuştur. Uzak mesafelere gidilmesi istek ve zorunluluğu başta gemi mühendisliği, meteoroloji ve astronomi olmak üzere bütün bilim dallarını etkilemiştir. Endüstrileşme deniz taşımacılığında insan gücünü azaltmış ve yolculuk süreleri kısalmıştır. Kıyı şeritlerine yerleşen insan toplulukları, zaman içinde hem ellerindeki malzemeden yola çıkarak, hem de yanıbaşlarındaki denizin sunduğu somut sorunlarla baş etmeye çalışarak, çeşitli gemi tiplerini ortaya çıkarmışlardır. Karmaşık bir aygıt olarak her gemi tipi, çeşitli ekonomik sektörleri kapsamına alan çok yönlü teknolojik talepleri ortaya çıkarmış; aynı zamanda keşifler, rotalar, ticaret ve göçler gibi yoğun örüntülerin bir parçası, bir taşıyıcısı haline gelmiştir. Bunun yanında militarizm de dünya denizciliğine büyük katkılarda bulunmuştur. Askeri donanmalarda bugünün teknolojilerine ışık tutan birçok önemli gelişme yaşanmıştır. Örneğin denizaltı gemileri ilk olarak askeri amaçla geliştirilmiştir. Oşinografik ve sismik araştırmalarda kullanılan batiskaflar yine bu geleneğin temsilcileridirler. Sonra; demirin teknolojik tarihinde, askeri tersaneler önemli rol oynamıştır. Denizcilikte ileri giden toplumların uygarlık ibresi sürekli yükselmiştir. Bu tablo, uygarlığın yayılma biçiminde yeni bir süreci de ortaya çıkarmıştır ki, bu sürecin adı “emperyalizm”dir. Denizcilik ve Emperyalizm Bugün bilindiği ve kanıksadığı üzere dünyada çok küçük bir mutlu azınlık üretim pastasından kendine en büyük payı almaktadır. Sanılıyor ki dünyanın bu hali ezelidir ve ebedidir. Sanılıyor ki, gelişmiş ülkelerle gelişmemiş ülkeler arasındaki bu fark hep böyleydi ve bu sosyal adaletsizlik düzeni hep böyleydi

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=